Bakan Özer’in değerlendirmelerinden öne çıkan başlıklar:
Biz bir taraftan beşeri sermayemizin nitelikli eğitime erişmesi ve eğitimin kitleselleşmesiyle ilgili tüm çabalarımızı sarf ederken diğer taraftan da üretim kapasitesini, o genç nesillerin ülkenin rekabet gücünü artırmayla ilgili üretim kapasitesini inovatif yaklaşımlarını güçlendirecek mekanizmalar eğitim sistemimizin içerisinde eklemlendirmemiz gerekiyor.
Yüz yüze eğitim, kesintisiz bir şekilde tamamlandı
2021- 2022 eğitim öğretim yılını yüz yüze eğitime devam ederek kesintisiz bir şekilde tamamladık. Bir buçuk yıl aradan sonra öğretmenlerimizle birlikte tüm paydaşlarımızla birlikte sağlık kurallarına uyarak ve bir gün hiçbir okulumuzu eğitim öğretimi kesintiye uğratmadan, başarılı bir şekilde 17 Haziran itibariyle tamamlamanın mutluluğu içerisindeyiz. Çünkü bu süreçte herkes tüm dünya ve Türkiye ilk defa okulların sadece bir öğrenme merkezi olmadığını öğrenmiş oldu. Okullar, öğrencilerin psikososyal gelişimlerinin, kültür sanat girişimlerinin olduğu mekânlar olduğunu görmüş oldu. Tabii bu sürecin kahramanları, öğretmenlerimiz, ben öğretmenimize çok teşekkür ediyorum. Milli Eğitim Bakanı olarak da bu teşekkürümü başarı belgesiyle taçlandırmış oldum. Biz devasa bir eğitim sistemine sahibiz. 18,9 milyon öğrencinin 1,2 milyon öğretmenin olduğu bir eğitim sistemimiz var. Dolayısıyla biz eğitim sistemimizi normalleştirmeden Türkiye’yi normalleştirmemiz mümkün değildi.
Yaz okulları
Yazın da öğrencilerimizi yalnız bırakmıyoruz. Dört tane yaz kursu açıyoruz. Bilim ve sanat merkezlerini bu yaz ilk defa tüm öğrencilerimize açtık. 2. sınıftan 12. sınıfa kadar tüm öğrencilerimiz bilim, sanat merkezlerimizin olduğu tüm yerlerde ücretsiz bir şekilde bu merkezlerimiz tarafından sunulan bilim ve sanat yaz okullarına ücretsiz bir şekilde katılabilecekler. Burada bir de esneklik sağladık, Türkiye’de istedikleri yere gittikleri zaman yaz tatilinde başvurarak şu anda başvuru süreçleri de devam ediyor, bu aynı zamanda öğretmenlerimiz için de geçerli. Öğretmenlerimiz de okullarında yani eğitim öğretim görevinde bulundukları okullarda bulunmaları gerekmiyor.
Süreç devam ediyor ama matematik ve İngilizce başvuruları bitti. Matematikte yeni bir yaklaşım gelişti. Öğrencilerimizin matematik ilişkilerini güçlendirmek, özellikle matematiğin güncel yaşamdaki ne kadar önemli olduğunu, sadece mühendisliğe gidecek öğrenciler, tıpa gidecek öğrenciler için değil, tüm fertlerimiz için, tüm insanların matematiğin vazgeçilmez bir enstrüman sağladığını gösterebilmek ve buna göre dizayn edebilmek için yeni bir yaklaşım. Matematik seferberliği. Bu konuyu öncelikli hale getirmesini çok önemsiyorum.
Tüm tarım meslek liselerimizin uygulama alanlarının kapısında satış ofisleri kurduk. Vatandaşlarımız, öğrencilerimizin üretmiş oldukları ürünleri çok makul fiyatlarla alabilecekler.
Köy yaşam merkezleri ile sadece köy okullarını yeniden açmayı değil çok daha kapsamlı bir yaşam merkezi kurmayı amaçlıyoruz. Taşımalı eğitimi ortadan kaldırmanın çok ötesinde köydeki tüm vatandaşlarımızın istediği tüm eğitim hizmetini ayağına götürecek ve gençlerimizi çocuklarımızı o imkanlardan yararlandıracağız.
LGS kapsamında yerleştirme işlemleri
LGS sonuçları 30 Haziran’da açıklanacak. Yerleştirmelerle ilgili bir sıkıntı olmayacak.
Geçen yıl öğrencilerin yüzde 92’si tercih ettikleri ilk 3 liseden bir tanesine yerleşti. Yüzde 52’si ise birinci tercihine yerleşti. Öğrencilerin yarısı zaten birinci tercihine yerleşiyor. Ailelerimiz de öğrencilerimiz de müsterih olsun. Herhangi bir sıkıntı yok.
Kütüphanelerimize yaşayan insan hazinelerimizin isimlerini veriyoruz. Doğan hızlan ile başladık ardından Alev Alatlı, İlber Ortaylı ve İhsan Fazlıoğlu… Buradaki amacımız kültür, sanat ve bilim insanlarımızı okullarımızla bütünleştirmek. Kültür okur yazarlığı ile ilgili süreç başladı. Bu toprakların kültür damarı nereden nereye gidiyor? Aydınlarımız, mütefekkirlerimiz hangi düşünceleri ürettiler. Gençlerimizin bunu bilmesi gerekiyor.
Köy okulları-köy yaşam merkezleri
Köy yaşam projemizi Samsun’da başlattık. O okullarımızı artık eğitim sistemimizin içerisine vatandaşlarımızın hizmetine sunmak istiyoruz. Atıl kullanılan binalardı ve burada şöyle bir açılım yaptık; öncelikli olarak eğitimle için kullanmayı hedefledik. Köy ilkokulu ile ilgili yönetmeliği değiştirdik. Öğrenci sayısına bakmaksızın tüm Türkiye’de köy okullarımız açılabilecek.
Anaokulu ilgili de yönetmelik değişikliği yaptık. Köy okulundaki 10 olan öğrenci 5’e düşürdük. Bu küçük adımımızla 1.800 tane köy okulunda ana sınıf açtık ve yaklaşık 12 bin köydeki çocuğunuz köy okullarıyla buluştu.
Yani olay sadece bir köy okulu değil. Köy yaşam merkezi, köydeki tüm binalarımızı, vatandaşımızın ayağına hizmet sunarak istediği her türlü eğitim hizmetini çocuklarımıza sunmak.
Tüm dünyada engelli bireylerin eğitiminde esas alınan, “kaynaştırma/bütünleştirme” metodudur ki Türkiye’de de özel eğitim ihtiyacı olan çocuklarımızın eğitiminde odağımız, özel çocuklarımızın akranlarıyla birlikte eğitim almalarını, sosyalleşip gelişmelerini sağlamaktır. Engelli bireylerimizin eğitimiyle ilgili çok önemli bir hamle yaptık: 18 yaş üstü engelli kardeşlerimizin gideceği bir eğitim kurumu yoktu. Bu konuda Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin de destekleri ile yol aldık ve Türkiye’de ilk kez Ankara, İstanbul ve İzmir’de “engelli halk eğitimi merkezleri”mizi kurduk.
Bakanlığımızın aldığı çok önemli kararlar, uygulamalarla her yaştan vatandaşımızın eğitime erişimi ile ilgili engelleri kaldırdık. Ülke olarak özel eğitim konusunda kıta Avrupa’sındaki çoğu ülkeden çok daha iyi noktadayız. Bu dönemdeki en önemli bir diğer hamlemiz, “mesleki eğitim” alanında oldu. Mesleki eğitimin tüm alanlarında sektör ve temsilcileriyle iş birliğimiz var. Sektör temsilcileri artık mezunları beklemiyor. Biz öğrencilerimizi onlarla birlikte eğitip mezun ediyoruz. Bugün itibarıyla mesleki eğitime devam eden öğrencilerimiz hem eğitim alıyor hem para kazanıyor hem de üreterek ihracat yapıyor.
Millî Eğitim Bakanlığı tarihinde ilk defa mesleki teknik okullarımızdan çıkan ürünler tescillendi ve 74 ürünün ticarileşmesi sağlandı. 25 Aralık 2001 tarihinde 3200 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yaptığımız değişiklik de çok önemli hamlelerimizden biri oldu. Mesleki eğitimi güçlendirdiğimiz bu süreçte 370 bin yeni gencimiz mesleki eğitimle tanıştı.
Mesleki eğitim
2022’nin sonuna kadar hedefimiz, 1 milyon genci mesleki eğitimle buluşturmak.
Böylelikle mesleki eğitimde katettiğimiz mesafeyle iki önemli atılım yaptık: İş gücü piyasasının eleman ihtiyacına cevap verir hâle geldik. Ülkemizdeki genç işsizlik oranını düşürerek istihdam olanaklarını artırdık. Gönüllü bağış olabilir ama kayıt yapmak için asla bağış olamaz.
İlk defa buradan açıklıyorum. Ortaöğretim seviyesinde okullara biz kaynak gönderebiliyorduk ama temel eğitime olmuyordu. İlkokul ortaokul için il ve ilçelere gönderiliyordu. İlk defa bu haftadan itibaren bütün okullara gönderiyoruz. Okullarımızın ihtiyacına göre, ihtiyacı çok olana çok az olana az bütçe göndereceğiz ve okullarımız 2022-2023 eğitim öğretim yılına tüm eksiklerini gidererek girecekler.
İstanbul’da bir meslek lisemiz ilk kez yurtdışına ihracat yaptı. Kâğıt havlu üretti. Güzel olan şey kâğıt havlu üreten makineye de ürettiler. Hızlı bir şekilde bu makineyi tüm illerimizde yaygınlaştıracağız. 2022 2023 eğitim öğretim yılında tüm okullarımızda kâğıt havlu ihtiyacını gidermiş olacağız.
Teknolojik imkânları sunmak ile ilgili bir sıkıntımız yok ama teknoloji kullanımını iyi yönetmeliyiz. Teknoloji bağımlılığı konusunda sorunlar ortaya çıktı salgın sürecinde. Teknolojiye hayır diyebilmemiz mümkün değil. Ama teknolojiyi çok rasyonel kullanmamız gerekiyor.
Öğretmen ataması
Eğitim sistemimizde 1.2 milyon öğretmen var. Atama yapılmayan hiçbir yılımız yok her yıl öğretmen ataması yapıldı. Daha önce çalışmalarımızın sürdüğünü söylemiştim ve söylediğim gibi çalışmalarımız nihayetlendi. Eylül’ün ilk haftasında atamalar yapılacak şekilde süreci kamuoyuyla paylaşacağız. Atamaların yüzde 50’sini İstanbul’a yapacağız. Ağırlığı okul öncesi öğretmenliğe vereceğiz.